Mardin Oto Kiralama, Mardin Gezilecek Yerler, Mardin Otelleri, Mardin Turu, Mardin Gezisi

Mardin’de Yapılacak Şeyler

Tarihi dokusu, mutfağı, mimarisi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen Mardin günümüzde kültür turlarının önemli bir merkezi haline gelmiştir. Çoğu ziyaretçi bu güzel şehri ziyaret etmeden önce şu soruları Mardinli arkadaşlarına sorar: Mardin’de yapılacak şeyler nelerdir?, Mardin’de görülmesi gereken yerler?, Mardin’de nereleri gezmeliyim, Mardin’de ne yemeliyim, Mardin’de neler yapılır vb. Şehir asırlardır farklı kültürlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu sebeple de ziyaretçilere pek çok seçenek sunmaktadır. Mardin’de yapılacak şeyleri bir liste haline getirmemiz gerekirse şöyle olacaktır;

  1. Tarihi Mardin Evlerini Ziyaret Edin

Mardin’in dar sokaklarında gezinirken, taş işçiliğiyle ünlü tarihi evleri keşfetme fırsatı bulabilirsiniz. Bu evler, şehrin mimari zenginliğini gözler önüne seriyor.

  1. Mardin Kalesi

Mardin Kalesi, şehrin en yüksek noktasında konumlanarak göz kamaştırıcı manzarasıyla dikkat çekmektedir. Tarih meraklıları için keşfedilmeyi bekleyen önemli bir durak olmakla beraber ziyarete kapalı ne yazık ki. Ama surlara iyice yaklaşıp oradan ova manzarasını izlemek de sizi fazlasıyla tatmin edecektir.

  1. Deyrulzafaran Manastırı

Mardin’in 4 km doğusunda yer alan bu antik manastır, Süryani Ortodoks cemaati için büyük bir dini merkez niteliği taşımaktadır. Tarihi ve dini atmosferiyle manastır, ziyaretçilerini derinden etkilemektedir.

  1. Mardin Müzesi

Mardin Müzesi, bölgenin zengin tarihini ve kültürel mirasını yansıtan birçok eserle bezenmiştir. Müze, şehrin geçmişine dair derinlemesine bilgiler sunarak ziyaretçilerini bilgilendirir. Mardin Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Asurlardan Perslere, Yunanlardan Romalılara ve İslami dönemlere kadar uzanan geniş bir yelpazede pek çok önemli esere ev sahipliği yapmaktadır.

  1. Camii ve Medreseler

Mardin’deki Ulu Camii, Kasımiye Medresesiyle birlikte diğer tarihi camiler ve medreseler, İslam mimarisinin zarif örneklerini gözler önüne sererken, şehrin mimari dokusuna da eşsiz bir zenginlik katmaktadır.

  1. Mardin Çarşısı

Yöresel el sanatları, baharatlar, telkâriler ve daha pek çok şeyi bulabileceğiniz tarihi Mardin Çarşısı, alışveriş için mükemmel bir yerdir. 

  1. Midyat

Mardin’e oldukça yakın konumda bulunan Midyat, taş işçiliği ve tarihi kiliseleriyle tanınmaktadır. Özellikle burada yer alan Mor Gabriel Manastırı ve Midyat konakları, ziyaret edilmesi gereken önemli yerler arasında yer almaktadır.

  1. Mardin Mutfağı

Mardin mutfağı, sunduğu zengin lezzetlerle tanınır. Kaburga dolması, sembusek, içli köfte ve Mardin’e özgü harire tatlısı, mutlaka deneyimlenmesi gereken lezzetlerdendir. Ayrıca, mevsimine bağlı olarak şelengo, Midyat kavunu, Mardin kirazı ve Mardin üzümünü de tatma fırsatını kaçırmamalısınız.

  1. Geleneksel El Sanatları Atölyelerini Ziyaret Edin

Mardin’deki taş işçiliği, telkâri (gümüş işlemeciliği) ve diğer el sanatları atölyelerini ziyaret ederek, bu sanatların inceliklerini keşfedebilirsiniz.

  1. Mardin Bienali (Kültür ve Sanat)

Eğer seyahatiniz denk gelirse, Mardin’de 2 yılda bir düzenlenen bienale katılarak şehrin sunduğu güzelliklerin yanında uluslararası sanatsal bir serüvenin de tadını çıkarabilirsiniz. Dünya’nın bir çok yerinden gelen sanatçılar belirlenen tema ışığında serbest bir şekilde kendi sanat dalına göre eserlerini sergilemektedir, kimi zaman bir kumaş boyama eseri veya bir robot olarak kaşınıza çıkabilecek bu etkinlik bölge adına eşsizdir. Sonuncusu 2024 yılında düzenlenmiştir.

  1. Doğa Yürüyüşleri

Mardin’in etrafındaki doğal güzellikler, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için mükemmel bir seçenektir. Özellikle Zınnar bölgesinde üzüm bağları, meşe ve badem ağaçlarıyla süslenmiş tepelerde keyifli yürüyüşler gerçekleştirebilirsiniz.

  1. Mardin’de Gece Manzarası

Mardin’de gece manzarası, özellikle şehir ışıklarıyla aydınlandığında gerçekten de büyüleyici bir görüntü sunar. Bu muhteşem manzarayı izlemek için şehrin yüksek noktalarına çıkan yolları tercih edebilirsiniz. Gün batımı seyri için de özel etkinlikler yapabilirsiniz.

  1. Beyazsu Vadisi

Cennetten bir köşe Beyazsu vadisinde ayaklarınız buz gibi suyun içinde güzel bir öğle yemeğinin tadını çıkarabilirsiniz.

  1. Mardin Gecesi Eğlencesi

Leyle olarak bilinen ve özel gün ve olayları kutlamak için yapılan yerel bir eğlencedir. Asker uğurlaması, nişan, kına veya bekarlığa veda partisi gibi kutlamalarda genellikle evlerde yapılır, fakat Mardin’de aynı kutlama kültürü mekanlara taşınmış ve siz değer misafirlerin Mardin mutfağının eşsiz lezzetleri ile birlikte deneyimlemeniz sağlanmaktadır. Urfa sıra gecesinden farkı yer sofrasında değil de masa düzeninde oturulması ve çiğ köfte yerine Mardin mutfağına ait lezzetleri tatmanızdır aynı zamanda Arapça, Kürtçe ve Süryanice olarak çalınan yerel dillere ait bir çok şarkı ve ezgi çalınmaktadır. 

  1. Şarap Tadımı

Bölgede şarapçılık Hristiyanlığın kabulünden önce dahi yapılmaktaydı, kendine özel üzüm türleri barındıran bu topraklar sizlere farklı lezzetler ve tadı damağınızda kalacak Süryani şarapları sunacaktır. Bölgede en özgün ve meşhur üzüm çeşidi Mezruna (Mazruna)’dır.

  1. Özel Rehberli Turlar

Tarihi kenti gezerken etnik kökenlerin geçmişini ve tarihini detaylı olarak dinleyebileceğiniz nitelikli bir çok yerel rehber bulunmaktadır. Uygun fiyatlı ve dolu dolu bir Mardin turu için yüzeysel turların aksine yerel bir turizm şirketi veya yerel bir profesyonel rehberden yardım almanızı tavsiye ederiz.

Mardin'de yapılacak şeyler

 

Mardin, tarihi ve kültürel ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan bir şehir olarak, ziyaretçilerine çok çeşitli etkinlikler sunmaktadır. 7’den 70’e Herkesin zevkine hitap eden bir şeyler bulmak mümkündür.

Türkiye’nin güneydoğusunda, Mezopotamya’nın kadim topraklarında adeta bir açık hava müzesini andıran Mardin, tarihin, kültürün ve inançların harmanlandığı eşsiz bir şehir. “Mardin turu” denildiğinde akla gelen daracık taş sokakları, Süryani manastırları, etkileyici mimarisi ve misafirperverliğiyle ünlü halkı, burayı kültür turlarının vazgeçilmez duraklarından biri yapıyor. İster tek başına bir Mardin turu planlayın, ister Güneydoğu Anadolu’yu kapsayan daha geniş bir rota içinde yer alsın, bu şehirde her adımda sizi büyüleyecek bir detay var. İşte Mardin’i keşfetmek için bir rehber niteliğinde, kültür ve tarih dolu bir yolculuk…

1. Tarihin ve Mimarinin İzinde: Mardin’in Eşsiz Mirası
Mardin turunun olmazsa olmazı, şehrin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan tarihi dokusudur. Taş evleri, camileri, kiliseleri ve medreseleriyle Mardin, farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir mozaik.
Deyrulzafaran Manastırı: Mardin’e 4 km uzaklıktaki bu Süryani manastırı, 5. yüzyıldan kalma bir yapı. Güneş tapınağı üzerine inşa edilmiş olması ve içindeki gizemli geçitlerle ziyaretçilerini büyülüyor. Manastır, Süryani cemaatinin dini merkezi olmasının yanı sıra, Mardin turunda tarih ve inanç turizminin önemli bir parçası.
Mardin Ulu Camii: 12. yüzyılda Artuklu döneminde inşa edilen cami, minaresindeki taş işçiliği ve avlusundaki şadırvanıyla dikkat çekiyor.
Kasımiye Medresesi: 15. yüzyılda yapılan medrese, astronomi ve tıp eğitimlerinin verildiği bir merkezdi. Avlusundaki havuzun suyunun akışı, doğumdan ölüme insan hayatını sembolize ediyor.

Mardin Turu ile Zamanda Yolculuk

2. Kültürlerin Buluşma Noktası: Mardin’de Çok Seslilik
Mardin, yüzyıllardır Süryaniler, Ermeniler, Kürtler, Araplar ve Türkler gibi farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı bir şehir. Bu çok kültürlü yapı, sokaklardaki dillerde, ibadethanelerde ve hatta mutfakta kendini gösteriyor.
Mor Gabriel Manastırı (Midyat): Mardin turunu Midyat’a kadar uzatanlar, Süryani Ortodoks cemaatinin önemli merkezlerinden Mor Gabriel’i mutlaka görmeli. 1600 yıllık bu manastır, bölgenin dini tarihine ışık tutuyor.
Mardin Müzesi: Şehrin kültürel zenginliğini anlamak için ideal bir başlangıç noktası. Arkeolojik eserlerden etnografik koleksiyonlara kadar geniş bir yelpazede sergiler sunuyor.
Sokakların Dili: Mardin’de dolaşırken Süryanice, Arapça ve Kürtçe konuşmaları duymak, şehrin ruhunu hissetmek için en doğal yol.

3. Lezzet Durakları: Mardin Mutfağında Bir Şölen
Mardin turu, gastronomi tutkunları için de bir cennet. Baharatların, et yemeklerinin ve kadim tariflerin buluştuğu Mardin mutfağı, Anadolu’nun en özgün lezzetlerini sunar. Mezopotamya kültürü ile harmanlanmış bu özel mutfağı mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.

Turizm, insanlar tarafından keşifler,  kendi ilgi alanları doğrultusunda yapılan ve amaçları değişken olan seyahatlerin geneline denilebilir. Konuya psikolojik olarak bakarsak turistik seyahatler insanlarda hep yenilik ve keşif duygusunu uyandırır, gezginler bakımından ise ruhu doyurucu bir etkinliktir. Bu yüzden insanların fiziksel olarak hareket etmeleri ve egzersiz yapmaları gibi ihtiyaçlara paralel olarak ruhlarını ve keşif arzularını tatmin edecek seyahatler dopamin seviyelerini her zaman yükseltmiştir. Bu bağlamda turistik seyahatlerin genel olarak mutluluk verdiğini söyleyebiliriz. Hatta turistik seyahatleri sırasında birçok konuda ilham alan, problem yaşadıkları herhangi bir konu hakkında düşünmek için turistik seyahatte geçen süreyi kullanan insanlarda dopamin seviyesinin yükselmesinden dolayı yaratıcılık artar. Bu kanının bizi ulaştırdığı sonuç ise; seyahat ettiğinizde varılan yerden çok yapacağınız seyahat bizi heyecanlandırır aslında. Varacağınız destinasyonda nelerle karşılaşacağınızı bilmeden yaptığınız seyahat, duygusal keşifleri de barındırdığı için 7’den 70’e herkese iyi gelir.

Dünyadaki gezginlerin psikolojisine baktığımızda ise sosyoekonomik imkânlar elverdiğince neredeyse insanların çoğunun seyahat etmek istediklerini görüyoruz, ilgi alanlarına göre bu rota kültür turları, yaz tatilleri veya iş seyahatleri olarak değişebiliyor. Bu yazımızda ise konuya daha önce hiç turistik faaliyetler barındırmayan fakat daha sonra medyadaki ilginin artmasıyla birlikte bir anda turistik bir şehre dönen Mardin’i ele alacağız. Aslında geçmişte buna benzer bir örnek var; iç Anadolu’da bulunan Kapadokya bölgesi daha önce insanların kırsal alanda yaşadığı, mağaraları evlerinin mahzeni veya kileri olarak kullandıkları bir alandan oluşmaktaydı ve şu anda lüks mağara süitlerinin yapıldığı otel bölgeleri ve mağaralar hiç pahasına denilecek fiyatlarla el değiştirmekteydi. Bunun bir örneğini de eski Mardin yerleşkesinde bulunan tarihi konaklarda görüyoruz bu konaklar 2000 yılı öncesinde metruk, insanların kurtulmak istediği ama baba yadigârı olduğu için hem satamadığı hem de bakımında zorlandığı yerler olmuştur.  Apartman dairesinin dörtte biri fiyatına eski Mardin’de bir konak sahibi olabilirdiniz, fakat turistik ilginin artması eski Mardin’deki bu konakların kafe-hotel -restoran gibi turistik tesislere dönüştürülmesi ve bu dönüşümün ardından para kazanabilecek birer işletme haline gelmesi işleri tersine çevirmiştir. Şehir insanları en başlarda bu turistik ilgiyi beklemedikleri için tabi ki garipsedi fakat insanların artan ilgisini gördükçe yaşadıkları şehrin değerini anlamaya başladılar ve bu da Mardin’den batıya göçü tersine çeviren bir dalgaya dönüştü. Turizm destinasyonlarında en önemli konu gezginlerin vardıkları lokasyonda karşılaşacakları hizmetin kalitesi ve niteliği idi, Mardin en başlarda tabii ki bunu istenilen seviyede karşılayamadı fakat yerel halkın sıcaklığı ve samimiyeti insanların kalbine kazındı ve yıllar geçtikçe tekrar ziyaret etme nedenleri işte bu hoşgörü ortamı oldu. Turizm acemisi olan bu şehir artan potansiyelle birlikte daha fazla yatırım ve ilgi çekmeye başladı, bu yatırımlar her ne kadar halen zayıf kalsa da Mardin’i geleceğin Kapadokya’sı olarak düşünebiliriz. Bundan on yıl sonra Kapadokya gibi bir potansiyele sahip olacak ve bu destinasyon insanların gelmek için aylarca önceden rezervasyon ve planlama yapacağı bir yer haline dönüşecektir. Yerel medya bu konuda aslında iyimser bir tavır ile ziyaretçi sayılarını her ne kadar abartsa da Mardin’in gerçek ziyaretçi sayısı yılda 1 ila 1,5 milyon arasındadır. Bu sayının düşüklüğü bize aslında Mardin’in taşıdığı potansiyel hakkında ipucu vermektedir. Mardin’i on yıl arayla ziyaret eden misafirlerin değişimi kendi gözleriyle gördüklerinde 10 yıl daha zaman geçince olabilecekleri ve potansiyelin hep yukarı doğru gittiğini fark ederek, beklenmedik insanlardan beklenmedik alanlarda yatırımlar yapıldığını görüyoruz. Bu da şehrin bilinirliğini ve aslında potansiyelinin doğruluğunu açığa çıkarmakta.

Turizmin Potansiyelinin Sosyolojik Etkileri

Kültür ve Turizm bakanlığı Türkiye içerisindeki turistik destinasyonları belirli bir önem sırasına koymakta ve bu önem sırasında birinci sırada tahmin edeceğiniz gibi Kapadokya yer almakta fakat bu destinasyon yeterli doygunluğa ulaştığında hem ulusal popülasyon hem de Türkiye’ye gelen yabancı gezginler yeni destinasyon arayışına girecek ve bu noktada da Mardin hemen ön plana çıkacaktır. Çünkü bu şehir Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Mezopotamya’da yer almasına rağmen etnik yapısından ödün vermeden moderniteye hızlıca uyum sağlıyor. İster kâşif, ister eğlence arayışında olun Mardin tüm taleplerinize karşılık verecek ve bu şehrin insanının gelişen vizyonu bölgeyi Türkiye turizm destinasyonları arasında öne çıkaracaktır. Şehrin sanatsal ve kültürel faaliyetlere yatkın yapısı, daha fazla etkinlik ve organizasyona ev sahipliği yapmasını sağlamaktadır. Yerel halkın sanatsal ve kültürel etkinliklere bakış açısı pozitif yönde evirilmektedir, bu da mevzubahis etkinlikler için şehri popüler bir destinasyon haline getirmektedir.  Gelecekte yapılması planlanan kültürel etkinliklerin zemini hazır olup, Mardin turu, kültür ve gastronomi anlamında dünyada önemli bir yere kavuşacaktır. Bu potansiyeli deneyimlemek ve aslında bu şehrin ne kadar bakir bir destinasyon olduğunu görebilmek için sizi Mardin’e bekliyoruz.

İslam coğrafyasında asırlarca resim ve heykel sanatı dini kaygılardan ötürü gelişim gösterememiştir. Hatta İslamiyet öncesi resim ve heykel sanatının en iyi örneklerini veren pek çok coğrafyada bu sanat dalları tamamen yasaklanmıştır. Bunda elbette ki temel kaygı putperestlikle bağlantılıydı. Peki, bu coğrafyalarda sanat tamamen yok mu oldu? Hayır, özellikle mimari sanat ve hat sanatı zirvelere erişti. Dünyanın en güzel mimari eserlerini ve hat sanatının en nadide eserlerini İslam’ın altın çağında, İslam coğrafyasında görüyoruz.

Mardin hem mimari sanatın hem de hat sanatının en güzel örneklerini barındırmakla meşhur. Mardin turu için bölgeye gelen ziyaretçiler özellikle tarihi şehrin farklı yerlerinde rastladıkları bu sembole merakla bakmaktadır. Bir dikdörtgen içinde labirent misali bir sembol… Hat sanatının en güzel örneklerinden olan bu sembol aslında bir tür yazı stilidir ve buna Kufi yazısı denir. İsmini ise özellikle İslam’ın erken dönemlerinde sanatsal anlamda önemli bir merkez olan Güney Irak’taki Kufe şehrinden alır. Geometrik bir yazı türü olan kufi stili özellikle Mardin, Hasankeyf ve Diyarbakır’daki tarihi cami ve medreselerde karşımıza çıkmaktadır. Belki de günümüzde kullanılan QR kodlar buradan ilham almıştır.

Mardin tarihinin ve Mardin kültürünün önemli bir parçası olan bu yazı stili Zinciriye Medresesi, Kasımiye Medresesi ve Ulu Cami gibi önemli tarihi yapılarda görülür. Mardin’de gidilecek yerler nerelerdir diye soracak olursanız. Size Kufi’leri takip edin derim.

Mardin kufi yazısı

NEDEN TUR REHBERİ?

neden-tur-rehberi

Tur rehberi, seyahat deneyimini tamamlayan ve bu deneyimi unutulmaz kılan bir faktördür. Bir turist rehberi, sadece bilgi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda turistlere yerel kültürü, gelenekleri ve tarihi derinlemesine anlatır. Turizm sektöründe tur rehberleri, ziyaretçilere yol gösterirken aynı zamanda onları eğlendirir ve bilgilendirir. Tur rehberlerinin en önemli yönlerinden biri, ziyaretçilerin farklı bakış açıları geliştirmelerine olanak sağlayabilmektir. Ön yargılarla ülkemize gelen sayısız ziyaretçi nitelikli rehberlerimizin emekleriyle bu ön yargıları yıkmayı başarmıştır. Ayrıca, turist rehberleri güvenlik konusunda da önemli bir rol oynar. Yabancı bir coğrafyada seyahat etmenin getirebileceği belli başlı (potansiyel) güvenlik sorunlarıyla karşılaşma riskini en aza indirmek için profesyonel bir tur rehberinin liderliği altında seyahat etmek önemlidir. Rehbere sahip olmak, gezginlerin rahatlıkla gezebilecekleri bölgeleri belirlemelerine yardımcı olurken aynı zamanda yerel halkın alışkanlıkları ve gelenekleri hakkında da bilgi sahibi olmalarını sağlar. Tur rehberlerinin bir diğer önemli faydası ise ziyaretçilerin zamanlarını en iyi şekilde kullanmalarına yardımcı olmalarıdır. Bir şehirde sınırlı zamanları olan gezginler için, tur rehberleri en popüler turistik yerleri ve ilgi çekici noktaları göstererek zaman kaybını önler. Aynı zamanda, kalabalık dönemlerde bile daha az bilinen ancak keşfedilmeye değer olan yerlere götürerek orijinal bir deneyim sunarlar. Mardin turu deneyiminizi daha anlamlı ve unutulmaz kılmak için mutlaka profesyonel turist rehberleri ile seyahat etmeyi unutmayınız.

Tur rehberleri seyahat deneyimini zenginleştiren ve unutulmaz kılan önemli bir unsurdur. Yerel bilgileri, içeriden bakış açısı ve güvenlik konusundaki uzmanlıklarıyla gezginlere yol gösterirken aynı zamanda tarih ve kültür hakkında derinlemesine bilgi sağlarlar. Tur rehberinin liderliği altında seyahat etmek, gezginlere daha keyifli, güvenli ve anlamlı bir deneyim sunar.

Tur rehberleri seyahat deneyimini zenginleştiren ve unutulmaz kılan önemli bir unsurdur. Yerel bilgileri, içeriden bakış açısı ve güvenlik konusundaki uzmanlıklarıyla gezginlere yol gösterirken aynı zamanda tarih ve kültür hakkında derinlemesine bilgi sağlarlar. Tur rehberinin liderliği altında seyahat etmek, gezginlere daha keyifli, güvenli ve anlamlı bir deneyim sunar. Bu noktada bir kimlik olarak rehber, karşımıza bir ülkenin “turizm elçisi” olarak çıkmaktadır.
***
“Turist Rehberliği Meslek Kanunu ile Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” şu günlerde bütün turizmcilerin gündemindeki en önemli başlık olarak karşımıza çıkıyor.
Turizm sektöründe hem ulusal hem uluslararası alanda 18 yıllık deneyimle, bir seyahat acentesi sahibi ve aynı zamanda kokartlı bir rehber olarak bu noktada naçizane düşüncelerimi belirtmek gereği duydum. Taslaktaki maddeleri derinlemesine incelediğimde bazı maddelerin hem seyahat acenteleri hem rehberler hem ülke turizminin geleceği hem de ziyaretçilerin lehine olduğunu gördüm ve bunu takdir etmemek haksızlık olur. Lakin, ben ve pek çok meslektaşım, özellikle, rehberlik mesleği ile ilgili üç maddenin uzun vadede ülke turizminin aleyhine olacağı düşüncesindeyiz.

Türkçe rehberlik konusu…
En az bir yabancı dil bilmek, rehberlik mesleğini icra etmek isteyen adaylar için bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, rehber adaylarının daha fazla çalışmaları, kendilerini daha iyi geliştirmeleri ve sadece gerçek anlamda bu mesleği layığıyla yapmak isteyen bireylerin rehber olmalarını sağlamaktadır. Bu koşulun kaldırılması ise; rehberlik mesleği ile ilgili hiçbir ilgisi/bilgisi olmayan pek çok lisans bölümü mezunu her birey, sadece bir yıl ve okula bile gitmeden tezsiz yüksek lisans yaparak rehber olabilecek. Bu durum işsiz rehber orduları yaratacağı gibi nitelikli, alanında yıllarca deneyim sahibi, bölgesini ve ülkesini en iyi şekilde tanıtan binlerce rehberi de meslekten uzaklaştıracak ve uzun vadede ülke turizminin niteliğini düşürecektir. Bu noktada temel argüman Türk ziyaretçilerin Türkçe rehber talebidir. Bu argüman soru işaretleri doğurmaktadır, zira sahada görev yapan binlerce rehberin her biri Türkçe bilmektedir.

Rehberlerin otobüslerden indirilmesi…
Rehberlerin otobüslerden indirilmeleri yani müze ve ören yerlerine hapsedilmeleri yine belli kaygılara neden olmaktadır. Sanıldığının aksine rehberin işi sadece sahada değildir, rehberler bazen saatler süren yolculuklarda yol boyunca misafirlere bölge ile ilgili kültürel, tarihi, toplumsal bilgiler verir ve bu, seyahatin hem eğlenceli hem de verimli geçmesini sağlar. Sahada detay vermek için her zaman yeterli zaman ve uygun ortam olmayabilir. Bu açık, araçlarda seyahat halinde kapatılmaktadır. Yine bu seyahatler sırasında ziyaretçilerin güvenliğini sürekli olarak gözeterek (gerektiğinde araç sürücülerine müdahale ederek) seyahat deneyimlerini artıranlar rehberlerdir. Bu noktada bir diğer husus da rehberlik mesleği için yıllarca eğitim gören insanların içine düşecekleri psikolojik durumdur. İş bekleyen işçiler (babam da bir işçiydi, yanlış yerlere çekilmesin sözlerim) gibi müze ve ören yerlerinde yığılmak, yıllarca üniversite okuyup, dil öğrenip kendini geliştiren hiçbir rehberi mesleki açıdan motive etmeyecektir.
Arkeoloji ve sanat tarihi mezunlarının rehber olması…

Rehberlik, sanat tarihi ve arkeolojiden ibaret değildir. Bir rehber çok daha geniş bir alanda bilgi sahibi olmanın yanında kriz yönetebilme, kitle güvenliği, yüksek iletişim becerisi, kalabalıkları idare edebilme becerisi gibi yeterliliklere de sahip olmalıdır. Ayrıca, halihazırda, bu bölüm mezunları yüksek lisans yapıp dil sınavını geçerek rehber olabilmektedirler. Gerçekten de rehberlik mesleğini icra etmek isteyen biri için bu iki koşul zorlayıcı unsurlar olmamalıdır. Burada amaç rehber açığını kapatmaksa (eğer varsa) üniversitelerde binlerce öğrenci bu bölümü okumakta ve her yıl bu öğrenciler işbaşı yapmaktadır. Yok eğer amaç sanat tarihi ve arkeoloji mezunlarına iş imkânı sağlamaksa bu hesap çarşıya uymayacaktır. Neden mi? Bu iki bölüm hemen her yıl 4000/5000 civarında mezun vermektedir. Buna karşın bazen 20 atama bazen ise hiç atama yapılmamaktadır. Demek oluyor ki bu bölümden mezun olan on binlerce insan rehberliğe başlayacak. Bir anda rehberlik mesleğinde arz patlaması yaşanacak. Talebin arzı karşılamadığı durumda ise ne olacağını hepimiz biliyoruz. Mesleğin bir değeri kalmayacak, nitelikli rehberler başka mesleklere yönelecek, elimizde profili düşük binlerce yeni nesil rehber! kalacak ve ülkemize gelen ziyaretçiler bugün aldıkları rehberlik hizmetinin sadece zayıf bir yansımasıyla yetinmek durumunda kalacak.

Boncuklu Tarla, Mardin il sınırları içerisindeki en eski bilinen yerleşim yeri olup Neolitik dönemden günümüze kadar gelmiş bir kamusal alandır. Günümüzden 12.000 yıl eski olduğu düşünülen yapı Göbeklitepe ile yaşıt fakat Taştepeler projesine dahil değildir, bölgedeki kazıyı Mardin Artuklu Üniversitesi Arkeoloji bölümü Doç. Dr. Öğrt. Üyesi Ergül Kodaş yürütmekte. Alanın keşfi Dargeçit ilçesinde yapılan Ilısu Barajıı’nın kurtarma kazıları sırasında bulunmuştur, kazıların dördüncü bölümü bitmiş olup içerisinde çok sayıda insan kemiği ve T sütun şeklinde steller bulunmuştur. Boncuklu Tarlayı ziyaret etmek isteyen tarih severlerin Mardin Dargeçit ilçesine ulaşımları ilçe araçlarıyla, taksi ile, veya turizm acentelerinden profesyonel destek alarak sağlanabilmektedir.

Kazı cumhurbaşkanlığı özel kazı statüsünde olup Çanak Çömleksiz Neolitik döneme ait olduğu belirlenmiştir toplulukların avcı toplayıcı olarak yaşadıkları bu dönem Göbeklitepe ile aşırı benzerlik göstermektedir.

Mardin dargeçit boncuklu tarla

Mardin dargeçit boncuklu tarla

 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Mardin kültürü gastronomik özellikleri farklı din ve kültürlerin bir arada yaşaması ile diller ve dinler mozaiği olarak bilinir. Mardin Turu önceki zamanlarda belirli bir yaş aralığının ilgisinde idi fakat günümüzde kültürden, eğlenceye, gastronomiden, turistik imkanlara kadar faaliyetlerin artması ile 7’den 70’e herkesin ilgisini çekmektedir. Mardin Turu kültürlerin geçmişi, Dünya geçmişi, dilimizin ve kökenlerimizin ve günlük hayatta kullandığımız bir çok şeyin anlaşılmasına ışık tutan Türkiye içerisinde yapılacak kültür turlarından en önemlisidir. Mardin Turu Anadolu mutfağını tanımak, zenginliklerini daha yakından görmek ve özellikle Mezopotamya coğrafyasını tanımak için büyük önem arz eder. Bulunduğu coğrafya nedeniyle Mardin turu yapabilmeniz için en ideal mevsimsel koşullar Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Eylül, Ekim, Kasım aylarında oluşmaktadır, bu aylarda Mardin’e yapılan kültür turları yoğunlaşmakta ve iklimin ideal oluşu değerlendirilmektedir, giderek artan turizm faaliyetleri Mardin’deki turizm faaliyet süresini 12 aya çıkarmak için yapılmaktadır. Günümüzde mevsimsel hava sıcaklıklarının değişimi ile artık şubat ve aralık ayları da yoğun geçmektedir. Mardin Turu için tercih edilebilecek bölgenin büyük olmasından dolayı yaşanacak yoğunlukta ve kalabalıkta gezmek istemeyenler Kasım, Aralık veya Şubat Mart aylarını tercih edebilirler. Mardin merkez ve çevresini gezmek için minimum üç günlük bir seyahat planı yapmanızı tavsiye ederiz. 3 günü aşan zamanlarda ise çevre illerden Diyarbakır turu, Şanlıurfa turu, Nemrut turu, ve Gaziantep turu rotanıza eklenerek ortaya bir Mezopotamya turu çıkarabilirsiniz, yazının icadından beri günümüze kadar gelen dinlerin ve inanışların kökenini daha yakından görmek ve tanımak için sizleri de Mardin turlarına bekliyoruz.

Mardin turunu en otantik şekilde yapmak için yerel acente ve rehberlerden destek almanızı tavsiye ediyoruz, bu coğrafya her zaman insani ilişkileri ve sıcaklığı ile öne çıkmaktadır, turistik tesislerin misafirperver tutumu aynı şekilde acenteler de de görülmekte ve yerel çalışanlar kendi kültürlerini ve şehirlerini tanıtmayı kendilerine bir görev olarak görmektedir. Bu yüzden şehir dışından alacağınız herhangi bir hizmet kesinlikle farklı olacaktır, bu topraklarda doğmuş büyümüş bir insan ile gezmek, hikayeleri kendisinden dinlemek ve yerel halkın yemek yediği aynı zamanda ziyaret ettiği noktaları gezmek size aradığınız otantik deneyimi tatları ve dokuları birebir yaşatma fırsatı sunmaktadır.

Sevgilerimizle.

İkinci bölüm:

SÜRYANİ ŞARABININ ÖZELLİKLERİ, ÜRETİMİ VE TÜKETİMİ

Mardin turları için gelen ziyaretçilerin çoğu şehre adım atar atmaz bir Süryani şarap evinin yolunu tutar, haklı da sayılırlar; şarap kültürünüz varsa Mardin gezisi için gelip Süryani şarabı denememek olmaz.

ŞARABIN TARİHÇESİ

Şarap üretimi binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Günümüzde Gürcistan’ın yer aldığı bölge genellikle şarap üretiminin doğum yeri olarak kabul edilir. Bu bölgedeki arkeolojik ve arkeobotanik çalışmaları, üzüm şarabı ve bağcılığın başlangıcına dair kanıtları mö 6000–5800 yılları arasına tarihlemiştir. Gürcistan’dan sonra şarabın ilk güney Kafkasya’da veya Doğu Anadolu ile Kuzey İran arasındaki bölgelerde üretilmeye başlandığı düşünülmektedir. İran’daki arkeolojik kanıtlar üretimin mö 5000’de, Sicilya’da ise mö 4000 dolaylarında başladığını ortaya koymaktadır. En eski şaraphane ise günümüzde Ermenistan‘daki Areni-1 Mağara Kompleksi’ndeki şaraphanedir. Çin’de mö 7000’ye tarihlenen çömleklerdeki tartarik asit kalıntıları göz önünde bulundurulduğunda bu bölgede şarap üretimine dair Gürcistan’dan daha eski kanıtlar mevcuttur, ancak bu içeceklerde üzüm yerine başka meyvelerin kullanılmış olması olasıdır. Bu içeceğin meyve ve pirincin karıştırılarak üretildiği düşünülmektedir.

mardin süryani şarabı

SÜRYANİ ŞARABI

Dünyada şarabın ilk üretildiği topraklardan biri olan Mezopotamya’da binlerce yıl önce hüküm süren Asur medeniyetinin mirasçısı olan Süryaniler  bugün hala şarap üretim geleneğini sürdürmektedirler. Bu gelenek her ne kadar, genelde şarabın kutsiyetine dayandırılsa da şarap aynı zamanda Süryani mutfağının bir parçası ve bir ikram olarak kültürün de bir öğesidir. Süryani aileler ticari bir amaç taşımadan kendileri için ev şarabı üretirken belli başlı tüzel kuruluşlar ticari sebeplerle fabrikalarda daha yüksek miktarlarda şarap üretmekte ve bunun satışını yapmaktadırlar. Bunun yanında kilise ve manastırlar da (bazıları ticari amaçla)  kendi şaraplarını üretmektedirler. Örnek olarak Deyrulzafaran’ı ziyaret eden turistler manastırın kendi ürettiği şaraplardan satın alabilmektedir. Alkol oranı üreticiden üreticiye ve şarabın türüne göre değişmekle beraber 13/15% aralığındadır. Genel olarak sevilen süryani şarabı ne yazıkki dünya çapında bir isim haline gelememiştir. Buna sebep olarak pekçok etkenden bahsetmek mümkündür fakat en büyük etken olarak 1000 yılı aşkın bir süredir bölgede İslam’ın hakim olması gösterilebilir. Bölgede sofralık olarak yaygınlık durumunu da göz önüne alındığında Bakari, Belbezik, Mazrona ve Zeynebi; kurutmalık olarak Belbezik, Kerküş ve Zeynebi; şıralık-şaraplık olarak Kerküş, Mazrona, Öküzgözü ve Bağazkere üzüm çeşitleri tercih edilmektedir.

 

  1. kerküş üzümü

    Kerküş:

İçimi literatürde Pinot Gris ya da Pinot Grigio olarak da bilinen beyaz şaraplık üzüm çeşidine çok benzer. Bu üzümden üretilen şaraplar koyu altın sarısından bakıra hatta açık pembe bir renk tonuna sahiptir. Üzüm, orta-düşük asiditeli, daha yüksek alkollü, tatlı ve şarabın tam gövdeli doğasına katkıda bulunan neredeyse yağlı bir dokuya sahip olma eğilimindedir. Beyaz şarap üretiminde bölgede en çok kullanılan üzüm çeşidi olduğunu söyleyebiliriz. Bunun temel sebebi yaş meyve olarak tadının güzelliği ve bölge ikliminin üretimine elverişli olması olarak gösterilebilir. Özellikle Midyat, Gercüs, Nüsaybin ve Mardin’de Zınnar bölgesinde yetiştirilmektedir. Mardin’de 80’li yıllara kadar bağ olan bölgede bugün yenişehir kurulmuştur, bu da üretimin merkez ilçede 80’lerden sonra ciddi bir düşüşe geçmesinin temel nedeni olarak gösterilebilir. Pinot Grigio ile üretilen şaraplardan temel farkı içindeki alkol oranının daha az hissedilmesi olarak gösterilebilir. Bunun yanında bu üzümle yapılan şaraplarda yoğun bir topraksılık tadı hissedilir.

 

 

  1. mazrona üzümü

    Mazrona/Mezrone

 Bu tür Mardin-Batman hattında yoğun olarak yetişir. Hasadı sonbaharda yapılan, yoğun bir aromaya ve ince kabuğa sahip olan bu üzüm cam gibi saydamdır. Benzeri diyebileceğimiz bilinen üzüm çeşidi olarak Chardonnay gösterilebilir. Mezrone üzümü oldukça tatlıdır ve ağızda kolayca erimektedir. Çoğunlukla üç – dört çekirdeklidir ve  çekirdekleri taneden kolayca ayrılmaktadır. Yetiştirilen üzümler taze hâliyle sofralarda yer aldığı gibi daha sonra geleneksel yöntemlerle pekmez, sucuk ve pestil hâline de getirilip tüketime sunulmaktadır. Burada yetiştirilen üzümler tamamen organik olduğundan üretilen pekmezin, sucuğun ve pestilin tadı hazır olanlardan çok daha farklıdır. Bu üzümle yapılan şaraplar için orta gövde, yumuşak içimli, yoğun aromalı ve tatlı demek doğru olacaktır. Bölgede şarap üretimi dışında en çok tüketilen ve talep gören üzümdür. Taze olarak, kurutularak, pekmez/pestil olarak çokça kullanılır. Mezrone bağları suya ihtiyaç duymaz bu nedenle genelde kurak olan bölge için idealdir. Ayrıca herhangi bir gübreye de ihtiyaç duymayan bu tür tamamen organik olarak üretilmektedir.

 

 

  1. öküzgözü üzümü

    Öküzgözü:

Öküzgözü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yetişen siyah renkli bir üzüm çeşididir, büyük taneli, sulu bir üzümdür. Şarapçılıkta kullanılır. Öküzgözü, Türkiye’de yetiştirilen en iri üzüm olarak bilinmesine karşın adı üzümün iriliğinden değil öküz gözü gibi koyu renkli olmasından gelmektedir.Taneleri oval ve koyu renklidir ve etlidir. Kabukları, boğazkereye göre incedir. Öküzgözü asmasının yaprakları geniş ve girintisizdir. Şarapları zarif, yoğun kırmızı meyvemsi, dolgun ve orta tanenlidir. İyi örnekleri yıllandırmaya uygundur. Son zamanlarda Ege bölgesinde Denizli civarında da yetiştirilmeye başlanmış olup özellikle Çal ve Güney ilçelerinde yetiştirilmektedir. Mardin’de özellikle Nüsaybin ve Midyat’ta üretilen bu üzüm boğazkere ile birlikte kırmızı şarap üretiminde en çok kullanılan üzüm türüdür. Bu üzümle yapılan şaraplar tanen miktarı düşük, orta gövdeli, yüksek asitlidir. Aroma olarak; kırmızı meyve, karadut ve pekmez aromalarına sahiptir. Mezrone gibi yaygın üretilmemekle beraber şarap üretiminin artmasıyla birlikte bu üzüme olan talep artmıştır. Bu üzümün hasat dönemi yine Eylül ayına tekabül etmektedir.

 

 

 

4.

boğazkere üzümü

Boğazkere:

Boğazkere, Elazığ ve Diyarbakır Bölgesi civarlarında yetişen siyah renkli bir üzüm çeşididir. Boğazkere, Türkiye’nin Dicle – Fırat arasında Elazığ (Maden) ve Diyarbakır (Ergani) kökenlidir. Koyu kırmızı zengin bir üzümdür ve şarap, kuru meyve ve incir aromaları ile iyi yapılandırılmıştır. Diyarbakır’da sertifikalı Boğazkere bağları tarafından üzümden üretilen bir şaraba da adını verir. Bu şarabın özellikleri; güçlü gövde, çok keyifli uzun bitiş, lacivert tonlu koyu kırmızı renk ve kurutulmuş kırmızı meyve ve baharatların zengin ve güçlü aromalarıdır. Boğazkere, Anadolu’nun en eski ve yerli üzümlerindendir. Üzümün kabuklarında bulunan ve şaraba burukluk katan tanen oranı bu üzüm cinsinde çok fazladır. Burukluğun yanı sıra, baharlı tadı, şarap üretiminde Boğazkere üzümünü çok değerli kılmaktadır. Maden, Ergani, Çermik, Çüngüş’de en iyi kalitede üretilmektedir. Boğazkere Mardin’de özellikle Nüsaybin ilçesinde ve yine bu ilçemizde yer alan Beyazsu vadisinde bolca üretilmektedir.

 

 

 

 

KAYNAKÇA

  • https://tr.wikipedia.org/wiki/%c5%9earap#:~:text=%c5%9earap%20%c3%bcretimi%20binlerce%20y%c4%b1ll%c4%b1k%20bir,6000%e2%80%935800%20y%c4%b1llar%c4%b1%20aras%c4%b1na%20tarihlemi%c5%9ftir.
  • https://iyisarap.ac/collections/pinot-grigio
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96k%C3%BCzg%C3%B6z%C3%BC
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Bo%C4%9Fazkere
  • “georgia made ‘world’s oldest wine'”. 13 kasım 2017. 14 kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. erişim tarihi: 9 ekim 2020 – www.bbc.com vasıtasıyla.
  • schuster, ruth (13 kasım 2017). “earliest wine in world found in 8,000-year-old neolithic georgia”. 1 şubat 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. erişim tarihi: 9 ekim 2020 – haaretz vasıtasıyla.
  • McGovern, Patrick; Jalabadze, Mindia; Batiuk, Stephen; Callahan, Michael P.; Smith, Karen E.; Hall, Gretchen R.; Kvavadze, Eliso; Maghradze, David; Rusishvili, Nana; Bouby, Laurent; Failla, Osvaldo; Cola, Gabriele; Mariani, Luigi; Boaretto, Elisabetta; Bacilieri, Roberto; This, Patrice; Wales, Nathan; Lordkipanidze, David (28 Kasım 2017). “Early Neolithic wine of Georgia in the South Caucasus”. Proceedings of the National Academy of Sciences. 114 (48): E10309-E10318. doi:10.1073/pnas.1714728114. PMC 5715782 $2. PMID 29133421.
  • Abigail Tucker. “The Beer Archaeologist”. Smithsonian. 2 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2020.
  • “Grape Wine”. 6 Eylül 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2020.
  • Berkowitz, Mark (1996). “World’s Earliest Wine”. Archaeology. Archaeological Institute of America. 49 (5). 27 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2020.
  • Tondo, Lorenzo (30 Ağustos 2017). “Traces of 6,000-year-old wine discovered in Sicilian cave”. The Guardian. 14 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2020.
  • “National Geographic: Earliest Known Winery Found in Armenian Cave”. 12 Ocak 2011. 12 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2020.
  • https://indyturk.com/node/343451/haber/kadim-topraklardan-gelen-s%c3%bcryani-%c5%9farab%c4%b1

MARDİN TURU VE BİR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YEREL DEĞERİ OLARAK SÜRYANİ ŞARABI

 Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Mardin ilimiz; gerek mimari, gerek kültürel, gerekse dini ve etnik çeşitliliği sayesinde oldukça zengin bir kimliğe sahiptir. Bu ilimizin kültürel değerlerinden bahsederken akla ilk gelen seçeneklerden biri de Süryani halkı ve bu halkın kültürüdür. Nitekim Mardin turları’na duyulan ilginin ciddi bir yüzdeliğini bu kadim tolum ve yaşattıkları kültür oluşturmaktadır. Süryani topluluğu geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir topluluktur. Ana dilleri olan ve binlerce yıllık bir tarihe sahip Aramice’yi bugün manastırlarında hala öğretmekte, bu şekilde kültürlerini yaşatmaya çalışmaktadırlar Ayrıca ilk Hristiyan topluluklardan olmalarının getirdiği bir sorumluluk hissi ile dini inançlarına da oldukça bağlıdırlar. Süryanilerden bahsederken akla birbirinden güzel kiliseleri, manastırları, zengin tarihleri ile birlikte meşhur Süryani şarabı da gelmektedir. Süryaniler için şarap sadece bir içecek değildir şarapta bir kutsallık vardır çünkü Hz. İsa mucizelerini gerçekleştirirken suyu şaraba çevirmiş, son akşam yemeğinde öğrencileri ile birlikte şarap içmiştir. Kilise geleneğinde ayinler sırasında kutsal ekmekler şarapla kutsanmış ve insanlar şarapla kutsanan bu ekmeği yiyerek günahlarından arınacaklarına inanmışlardır. Bu yazımız iki bölümden oluşmaktadır: İlk bölümde Mardin ve Süryani toplumundan kısaca bahsedeceğiz ardından ikinci bölümde Süryani şarabının özelliklerinden, üretimi ve tüketiminden bahsedeceğiz.

Mardin turu

  1. BÖLÜM: MARDİN VE SÜRYANİ TOPLUMU

MARDİN

Bir masal sahnesini andıran Mardin, mimari, dinsel, etnografik, arkeolojik, tarihi ve gastronomik değerleri ile eşsiz bir şehirdir. Türkiye’nin güneydoğusunda, İpekyolu güzergahında ve güneyinde Suriye’ye sınır olan Mardin, 9 ilçe ve 876.000 nüfusa sahiptir. Batman, Şırnak, Urfa ve Diyarbakır ise çevresini saran illerimizdir. Karasal bir iklime sahip olan ilde yazlar kurak ve sıcak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Bitki örtüsü maki türü meşeliklerdir. Mardin ilinin iklimi üzerinde kuzeydeki yüksek dağlar etkili olmaktadır. Ekonomik faaliyet olarak tarımsal faaliyetler öne çıkmakla beraber, kısmen sanayi üretiminden de bahsedilebilir. Özellikle çimento üretimi, Eti Bakır’daki maden sahası, tekstil atölyeleri, plastik sanayi belli bir oranda işleyen sanayi dalları olmaktadır. Şehrin turizm açısından da özellikle son 15/20 yıllık süreçte bir ilgi odağı olduğunu belirtmekte fayda var. Mardin’de, herbiri birer sanat eseri olan pekçok cami, türbe, kilise, manastır ve benzeri tarihi yapılar bulunmaktadır. Taş sanatının tartışmasız en mükemmel icra edildiği sayılı şehirlerden biri Mardin’dir. Bu gibi bir çok nedenden ötürü sizlere yerel rehberler ile Mardin turu yapmayı öneririz.

 SÜRYANİ TOPLULUĞU

Süryaniler, köken olarak kendilerini Hz. Nuh’un oğlu Sam’a dayandırmaktadırlar. Semitik ırka mensup bu topluluğun yerleşim alanları genelde Mezopotamya bölgesidir. Bu geniş coğrafya üzerinde beş bin yıllık geçmişe sahiptirler. Süryanilerin anadili dünyanın en eski dillerinden biri olan Aramice’dir. Kutsal kitapların bir çok bölümü bu dille yazılmıştır. Hıristiyanlık tarihinde ilk Ayin’in Kudüs’te Süryanice yapılması, İsa Mesih, öğrencileri ve Meryem Ana’nın bu dili kullanması bu dilin dünya kültür mirası ve özellikle Hristiyanlık için ne denli önemli olduğuna kanıttır. Süryaniler Mezopotamya’da bu ilklerin milleti olmanın haklı gururunu taşıyor. Dünyanın kitlesel olarak Hıristiyanlığı benimseyen ilk toplumudur. Dünyanın ilk Üniversitesi olan Harran Üniversitesi’ni Süryani bilginler kurmuştur. Dönemin Yunan filozof ve bilginleri ile Arap bilginleri arasındaki köprüyü kuran Süryani bilim adamlarıdır. Yakın tarihe geldiğimizde ise, Güneydoğuya ilk matbaayı getirenler yine Süryanilerdir. Bugün bölgemizdeki tarihi şehir, kale, saray ve diğer arkeolojik değere sahip eserlerin çoğu bize bu kadim medeniyetin birer mirasıdır. Süryaniler her ne kadar Türkiye’nin farklı bölgelerine yayılmış olsalar da kültürlerinin en diri haliyle varlığını sürdürdüğü bölge Turabdin dedikleri Mardin-Midyat-Nusaybin üçgenidir.

Mardin turu